Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye Avrupa İş Konseyleri Koordinatör Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ, Türkiye-AB bağlarının kıymetini her alanda vurgulamaya çabaladıklarını belirterek, “Vize sıkıntısı artık konuşmaktan sıkıldığımız bir başlık ve aşmaya çalışmaktan yorulduğumuz bir bariyer haline geldi.” tabirlerini kullandı.
DEİK’ten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Yalçındağ, Türk iş insanları, profesyonelleri ve öğrenciler başta olmak üzere Schengen vize süreçlerinde yaşanan sorunlara ait, mevcut savaş ve tansiyonlar sebebiyle dünyanın sürüklendiği belirsizlik devrinin herkesi huzursuz ettiğini vurguladı.
Yalçındağ, ticari ve ekonomik bağların zedelenmemesi ismine bölgesel işbirliklerine inandıklarını ve Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye münasebetlerine hiç olmadığı kadar ehemmiyet verdiklerini kaydetti.
Savaşların ve bölgeyi çevreleyen yüksek tansiyonun hem siyasi hem de ekonomik açıdan beklenen tesirlerini göz önünde bulundurduklarına dikkati çeken Yalçındağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye-AB münasebetlerinin değerini her alanda vurgulamaya çabalıyoruz. DEİK Türkiye Avrupa İş Kurulları olarak da bu kıymeti göstermek niyetiyle ağır tempoda ticari diplomasi faaliyetleri gerçekleştiriyoruz lakin vize sorunu artık konuşmaktan sıkıldığımız bir başlık ve aşmaya çalışmaktan yorulduğumuz bir bariyer haline geldi. AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski’nin bugün basına yansıyan ve ‘Türklerin vize için beklemesi utanç verici’ başlığını taşıyan açıklaması geç kalınmış bir açıklama olsa da memnunluk verici. Ossowski’nin de tabir ettiği üzere, istikrarsızlık, savaş, kriminal tesirler ve başka tüm aksiliklere karşın Avrupa’ya rahatça seyahat edebilen ülke vatandaşlarına bakıldığında, Türk beşerinin hala vize meselesinden ötürü Avrupa’ya rahatça seyahat edememesi sırf utanç verici değil, ilgilerimizi, geleceğe dair umudumuzu, AB’nin kurumsal yapısını ve çağın gerekliliklerine yönelik gayretlerimizi zedeleyen kronikleşmeye başlamış bir sorundur.”
“Evrensel unsurlar gündelik siyasi olaylara gereç edilmemeli”
Yalçındağ, Türkiye’nin vize serbestisi konusunda asıl kıymetli pürüzün Avrupa’nın isteksizliği olduğuna vurgu yaptı.
Türkiye’nin vize serbestisi için karşılaması gerektiği söz edilen son 6 kritere dikkati çeken Yalçındağ, “Bu kriterler bir yana, AB’nin bürokratik yapısına pek çok açıdan entegrasyonu mümkün olmayan, lakin vize serbestisinden yararlanan ülkeler örnek alındığında, maalesef ortaya çıkan tablo sorunun tahliline yönelik Avrupalı dostlarımızın isteksizliğini gösteriyor.” sözlerini kullandı.
Yalçındağ, her görüşmede, toplantıda ve açıklamada ele alınan kurumsal ve kozmik prensiplerin herkes için eşit seviyede uygulanmasını ve bu prensiplerin gündelik siyasi olayları yorumlarken kolay enstrümanlara dönüştürülmemesini dilek ettiklerini aktararak, “Artık geçtiğimiz on yılların yersiz dehşetlerinden ve kalıplarından sıyrılmalıyız. Şayet sıyrılamazsak dünyanın karşı karşıya kaldığı krizleri fırsata çevirmek bir yana, bu krizlere kapılırız.” açıklamasında bulundu.
“Avrupalı dostlarımız sıkıntıyı daha gür bir sesle ele almalı”
Yalçındağ, AB ve Türkiye’nin önünde ekonomik ve ticari alanda bir dizi fırsat bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:
“Türk firmaları artık Avrupa başta olmak üzere birçok bölgede yatırımcı pozisyonunda ve önemli istihdam sağlıyor. AB ülkelerinde 34,2 milyar dolar sermayemiz var. Türkiye ile AB ortasında göç siyasetlerinde da işbirliği var. Nitelikli iş gücü ve dijital dönüşüme süratli adaptasyonuyla Türkiye, AB için çok değerli bir ortak. Güçten, ulaştırmaya, savunma sanayi kesiminden, dijital teknolojilere, üçüncü ülkelerde işbirliğinden inşaat ve altyapı projelerine kadar her bir başlık adeta bizim vize sorununu çözmemizi bekliyor. Yaşadığımız çağ ise belirsizlikler getirmesi sebebiyle ezberlerin bozulduğu ve yeni gerekliliklerin ortaya çıktığı bir çağdır. Bu gerekliliklerin başında ise bölgesel işbirlikleri geliyor. Bu işbirliklerinin en hoş örneklerinden biri de geçmişin birikimi ve geleceğin fırsatları ele alındığında Türkiye ve AB bağları olmalı lakin vize sıkıntısı olarak isimlendirdiğimiz bu kısır döngü ülkelerimizi çağın gerekliliklerine karşı atıl bırakıyor. Anadolu’da bu olayı yorumlarken kullanılabilecek çok hoş bir tabir var: ‘Temcit pilavı üzere ısıtıp ısıtıp öne sürmek.’ Maalesef, iş dünyası temsilcileri olarak Avrupalı kamu ve özel kesim temsilcileriyle hangi vesileyle bir ortaya gelsek, büyük hevesle ajandalarımızda bulunan başlıklar öncesinde vize problemini masaya yatırıyor ve temcit pilavı üzere ısıtıp ısıtıp vaktimizi bu sorunla harcıyoruz.”
Mehmet Ali Yalçındağ, AB Türkiye Delegasyon Başkanı Ossowski’nin açıklamalarının oldukça değerli olduğunun altını çizerek, “Kısa mühlet sonra mevcut vazifesinden ayrılacak Sayın Büyükelçi gibi yeni atanacak temsilciyi, Türkiye’de bulunan AB üyesi ülkelerin diplomatik misyonlarını ve bilhassa iş dünyası temsilcileri olmak üzere Avrupalı tüm dostlarımızı bu sıkıntıyı daha gür sesle ele almaya davet ediyorum. Bu vesileyle de Sayın Ossowski’ye görevi süresi boyunca yapmış olduğu çalışmalardan ve işbirliğinden ötürü teşekkür ediyorum.” tabirlerini kullandı.
