Avrupa Birliği (AB) Kurulu Lideri Ursula von der Leyen ile Almanya’nın yeni Başbakanı Friedrich Merz ortak basın toplantısında konuştu.
Von der Leyen, Merz ile rekabetçilik, inovasyon, güç güvenliği ve kolay erişilebilir bir sermaye piyasasının sağlanması üzere mevzularda yazdan evvel bir ilerleme kaydedilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduklarını bildirdi.
Kendisi de Alman bir siyasetçi olan von der Leyen, ülkesinin Avrupa ve yabancı pazarlarla yakın bağları olan global bir güç merkezi olduğunu ve Avrupa’nın da her zamankinden daha alımlı bir ticaret ortağı haline geldiğini anlattı.
30 günlük ateşkesin kabulü kıymetli
Von der Leyen, Merz ile Ukrayna’daki durumu da ele aldıklarını belirterek, “Bence her şeyden önce, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Lideri Volodimir Zelenskiy tarafından önerilen 30 günlük ateşkesin kabul edilmesi ve akabinde uygulanması önemli” tabirini kullandı.
Merz ile Ukrayna’yı askeri olarak daha güçlü bir pozisyona getirmek gerekliliği konusunda anlaştıklarını belirten von der Leyen, “Ancak Avrupa’da ek savunma harcamalarına da gereksinimimiz var. Friedrich’in Alman savunma harcamalarını kıymetli ölçüde artırma teşebbüsünü memnuniyetle karşılıyorum” değerlendirmesini yaptı.
“Yasadışı varışlar yüzde 30 azaldı”
Von der Leyen, son olarak, sistemsiz göçle çabayı de ele aldıklarını kaydederek, bu amaç için AB olarak ek 3 milyar euro sağlayacaklarını duyurdu.
Komşu ülkelerle kurulan iştiraklerin sonuç verdiğini aktaran von der Leyen, “Bu yıl yasadışı varışlar yüzde 30 oranında azaldı. Üye ülkelerin geri dönüşleri artırması gerekiyor. Olumsuz sığınma kararı alan göçmenlerin sadece yüzde 20’si ülkelerine geri gönderiliyor. Mart ayında Komite geri dönüşler hakkında bir teklif sundu. Artık üye ülkeler ve Avrupa Parlamentosunun rollerini oynaması gerekiyor” diye konuştu.
Von der Leyen, Almanya’nın AB’nin iç hudutlarında uyguladığı ve Şengen ruhuna karşıt olduğu tenkitlerine maruz kalan denetimlerle ilgili bir soru üzerine, şunları kaydetti:
“Üye ülkeler iç hudutlarda sınır denetimleri uygulayabilirler. Bunun, bu hususa uyan kurallar çerçevesinde olması ve vakit hudutlu olması gerekir. İkinci ön şart, Komite ile yakın bir formda koordine edilmesidir. Anladığım kadarıyla, Almanya komşu ülkelerle temas kuruyor.”
Trump’a karşılık: İltifatları severim
von der Leyen, ABD Başkanı Donald Trump’ın kendisine yönelik “harika lider” sözünden memnuniyet duyduğunu belirterek, muhtemel Beyaz Saray ziyaretinde ikili münasebetlerdeki sıkıntılı alanlara tahlil getirecek bir paketi görüşmek istediğini söyledi.
Bir gazeteci, ABD Başkanı Donald Trump’ın dün von der Leyen için söylediği “harika bir lider” tabirini hatırlatarak, bunun von der Leyen’in kısa mühlet içinde Beyaz Saray’ı ziyaret edebileceği manasına gelip gelmediğini sordu.
Von der Leyen ise gülerek, “İltifatları severim” karşılığını vererek şöyle devam etti:
“Başkan Trump ile telefonda ve Papa’nın cenazesinde uygun görüşmeler yaptığımı düşünüyorum. Lakin benim için kıymetli olan, Beyaz Saray’a gidersem tartışabileceğimiz bir (AB-ABD alakalarına dair) paketin olması. Yani somut olmalı ve ikimizin de üzerinde anlaşabileceğimiz bir tahlile sahip olmak istiyorum. Şu anda yaptığımız iş bu.”
Von der Leyen, ABD’nin getirdiği ek gümrük vergileriyle ilgili olarak, “Müzakereli bir tahlil üzerinde ağır bir biçimde çalışıyoruz. İstikrarlı, adil ve karşılıklı olarak yararlı bir tahlil. Atlantik’in her iki yakasını da güçlendiren bir tahlil. Fakat müzakereler başarısız olursa harekete geçeceğiz. Bu yüzden şu anda mümkün ‘yeniden dengeleme tedbirleri listesi’ üzerinde istişare ediyoruz. Öteki bir deyişle, tüm seçenekler masada” değerlendirmesini yaptı.
Göreve 20 Ocak’ta gelen Trump, yemin merasimine von der Leyen’i çağırmamış, kulis bilgilerine nazaran AB tarafından tekraren yapılan görüşme taleplerini geri çevirmişti.
Von der Leyen ile Trump ortasında birinci görüşme, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Lideri Papa Franciscus’un 26 Nisan’da yapılan cenaze merasimi sırasında gerçekleşmiş, iki başkan resmi bir görüşmede bir ortaya gelmek için sözleşmişti.
ABD’de idare değişikliğinden bu yana, Washington-Brüksel münasebetleri birçok alanda gergin seyrediyor.
